Sosyal Medya

Güncel

Avrupa’nın bölünmek isteyen ülkeleri

Avrupa'da bağımsızlık için sandık başına gitme planı yapan çok sayıda halk var.



Avrupanın bölünmek isteyen ülkeleri

Ä°skoçya’da yapılan bağımsızlık referandumunda "hayır" oylarının fazla çıkması ile BirleÅŸik Krallık rahat bir nefes alsa da, “yaÅŸlı kıta” Avrupa’da bağımsız devlet olmak için sandık başına gitme planı yapan çok sayıda bölgenin merkezi hükümetler ile mücadeleye devam etmesi bekleniyor.

Dünya tarihi boyunca büyük imparatorluklardan, rönesans-reform hareketlerine, aydınlanma ve sanayi devrimine, doÄŸal afetlere ve büyük savaÅŸlara kadar pek çok önemli geliÅŸmeye ev sahipliÄŸi yapan ve bu nedenle “yaÅŸlı" ya da “eski” kıta olarak anılan Avrupa, son dönemde tüm dengeleri deÄŸiÅŸtirebilecek birtakım siyasi deÄŸiÅŸiklikleri yaÅŸama potansiyeli taşıyor.

BirleÅŸik Krallık’ın kuzeyindeki Ä°skoçya’da 18 Eylül’de yapılan bağımsızlık referandumu, eski kıtanın bazı bölgelerinde hukuki, siyasi, sosyal ya da ekonomik nedenlerden ötürü bağımsızlık isteyenlerin taleplerini yeniden gündeme getirdi.

Bağımsızlık taleplerinin yeni trend haline geldiÄŸi Avrupa’da görev yapan AA muhabirleri, kıta genelinde ön plana çıkmış 20 kadar bölgenin bağımsızlık talebini derledi.

Ä°skoçların bağımsızlık hayali baÅŸka bahara kaldı

18 Eylül'de yapılan referandumda, Ä°skoçların yaklaşık yüzde 55'i "hayır" oyu kullanınca bağımsızlık isteyenlerin hayali de baÅŸka bahara kaldı.

Ä°skoçya'nın ekonomik ve siyasi bağımsızlığı konusunda baÅŸlatılan kampanyalar 1700'lü yıllara uzanıyor. Ülkede son 300 yıldır çeÅŸitli siyasi gruplar, partiler ve kiÅŸiler bağımsızlık konusunda kampanyalar yürütüyor. Ä°skoçya'da 1999 yılından bu yana özerk bir parlamento bulunuyor. Ä°skoç Ulusal Partisi (SNP), 2011'deki son parlamento seçimiyle 1999 yılından beri ilk kez oyların çoÄŸunluÄŸunu almış ve iktidara gelmesiyle Ä°skoçya'daki bağımsızlık talebini daha güçlü ÅŸekilde dile getirmeye baÅŸlamıştı. Ä°ngiliz ile Ä°skoç hükümetleri, 15 Ekim 2012'de referandumun yapılmasına dair Edinburgh AnlaÅŸmasına imza koymuÅŸtu.

1998 yılında Ä°ÅŸçi Partili Tony Blair'in Ä°ngiltere BaÅŸbakanı olduÄŸu dönemde onanan yasayla kurulan Ä°skoç Özerk Parlamentosu, eÄŸitimden, saÄŸlığa, tarımdan sanata kadar birçok alanda kendi politikalarını uygulayabiliyor. Ä°skoçya'da uygulanan vergi oranlarına ise Ä°ngiliz Parlamentosu karar veriyor.

18 Eylül'de yapılan referendum sonucunda Ä°skoçya bağımsız olsaydı, BirleÅŸik Krallık, toprağının üçte birini kaybedecek ve nüfusu 5 milyon azalacaktı.

Galler'de bağımsızlık isteyen grup var

BirleÅŸik Krallık’ta bağımsızlık taleplerini en güçlü dile getiren Ä°skoçlar olsa da, ayrılık isteyen tek halk deÄŸil.

BirleÅŸik Krallık'ın batısında, 3 milyon kiÅŸinin yaÅŸadığı Galler'de, Ä°skoçya gibi bağımsızlık isteyen bir grup bulunuyor. Ancak Ä°ngiliz basını, bu grubun nüfusun yüzde 15'inden fazlasını temsil etmediÄŸine ve Ä°skoçya'daki gibi bir bağımsızlık referandumunun yapılmasının olası gözükmediÄŸine dikkati çekiyor.

Ä°spanya’da Katalonya ve Bask bölgeleri

Ä°spanya'nın doÄŸusundaki Katalonya özerk yönetiminde ayrılıkçı giriÅŸimlerin geçmiÅŸi çok uzun bir tarihe dayanıyor.

Ülkenin 17 özerk yönetiminden biri olan Katalonya, Ä°spanya içinde farklılılığını her seferinde öne çıkartsa da, bağımsızlık yanlısı giriÅŸimlerin yoÄŸunlaÅŸması 2010 yılından itibaren baÅŸladı. 2006 yılında dönemin iktidarı Ä°spanya BaÅŸbakanı Jose Luis Rodrgiuez Zapatero'nın da desteÄŸiyle, özerklik haklarının geniÅŸletildiÄŸi yeni bir statü elde eden Katalonya, ÅŸu anda iktidarda olan Halk Partisi'nin (PP) yaptığı itiraz sonucunda Anayasa Mahkemesi'nin 2010 yılındaki kararıyla geniÅŸletilmiÅŸ haklarının büyük bölümünü kaybetti.

Ä°spanya'nın yaÅŸadığı ekonomik krizden en çok etkilenen özerk bölgelerden biri olan Katalonya'da özerk yönetim hükümeti ise, Ä°spanyol hükümeti ile yeni bir mali anlaÅŸma giriÅŸimlerinin hepsinden olumsuz cevapla döndü. Bu geliÅŸmeler üzerine, ÅŸimdiye kadar Ä°spanya'nın yanında bir siyaset izleyen Katalonya'daki en büyük siyasi koalisyon olan, iktidardaki Yönelim ve Birlik (CIU) partisi bağımsızlık giriÅŸimlerini ön plana çıkardı. CIU lideri ve Katalonya özerk yönetim baÅŸkanı Artur Mas da bu sebepten 2012 Kasım ayında Katalonya'yı erken yerel seçimlere götürdü. Bu seçimlerde CIU 12 parlamenterini kaybetse de 135 sandalyeli Katalan parlamentosuna 50 milletvekili sokarak yine 1. parti çıkmayı baÅŸardı. Milletvekili sayısını 21'e çıkartarak erken seçimlerin en büyük galibi olan ve tarihsel anlamda "bağımsız Katalonya" görüÅŸünün en büyük savuncusu olan Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC) ise bağımsızlık yanlısı referandumun gerçekleÅŸmesi koÅŸuluyla, CIU'nun azınlık hükümetine dışarıdan destek verme kararı aldı. Katalonya geçen 2 yıl boyunca tamamen bağımsızlık yanlısı giriÅŸimlere odaklandı. 23 Ocak 2013 tarihinde Katalonya parlamentosunun onayladığı "Katalan halkının kendi geleceÄŸine karar verme ve egemenlik deklarasyonu" adlı metin, aynı yılın mart ayında Ä°spanya Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararla "anayasa dışı" olarak görülüp, iptal edildi. 2013 Aralık ayında ise CIU, ERC, ICV-EUiA ve CUP siyasi partileri, 9 Kasım'da yapılmak istenen referandumunda yöneltilecek soru üzerinde anlaÅŸtı. Buna göre, olası bir referandumda Katalan halkına iki aÅŸamalı bir soru yöneltileceÄŸi, "Katalonya'nın bir devlet olmasını istiyor musun" sorusuna "evet" diyenlere, "bu devletin bağımsız olmasını istiyor musun" ÅŸeklinde ikinci bir soru yöneltileceÄŸi açıklandı.

2014 Ocak ayında ise Katalan parlamentosu, 9 Kasım'da yasal yollardan bir referandum yapılması talebini İspanyol meclisine yolladı. İspanyol meclisi ve senatosunda yapılan oylamalarda bu talep reddedildi.

Referandumun yasal bir geçerliliÄŸi olması için son çare olarak Katalan parlamentosunda, halk oylamalarıyla ilgili yerel bir yasa çıkartılması giriÅŸimi baÅŸlatıldı. 19 Eylül Cuma günü Katalan parlamentosunda onaylanması öngörülen yasa, Katalonya'nın 9 Kasım'da bağımsızlık yanlısı bir referandum yapmasına olanak saÄŸlasa da, Ä°spanyol hükümetinin hemen buna itiraz edip, Anayasa Mahkemesine taşıması ve burada iptal edilmesi kesin gözüküyor.

Bu arada, Katalonya'daki bağımsızlık yanlısı sivil toplum kuruluÅŸları, özellikle Diada gibi ulusal bayramlarda organize ettikleri geniÅŸ katılımlı gösterilerle Katalonya'nın bağımsızlık talebini tüm dünyaya duyurmayı ve bu ÅŸekilde Ä°spanyol hükümetine baskı yapmayı hedefledi.

Yaklaşık 7,5 milyon nüfusa sahip Katalonya, Ä°spanya'daki özerk yönetimler içinde en çok kamusal borcu olanların başında geliyor. Ä°spanya genelinde yüzde 24 olan iÅŸsizlik oranı Katalonya'da yüzde 20 düzeyinde bulunuyor. Katalonya'da kiÅŸi başına düÅŸen millli gelir ise 27 bin avro olarak gösteriliyor.

Ä°spanya'da, bağımsızlık yanlısı tutumu ile uluslararası anlamda en çok öne çıkan bölgesi; ülkenin kuzeydoÄŸusundaki Bask Özerk Yönetimi. Avrupa'nın en eski toplumu olduÄŸu varsayılan Bask, Ä°spanya Anayasası'na göre en geniÅŸ haklara sahip özerk yönetim olarak öne çıkıyor. Bask'taki bağımsızlık yanlısı giriÅŸimler, ilk kez 1961 yılında saldırılara baÅŸlayan ETA örgütü ile sınırlıymış gibi görülse de, gerçekte Bask siyasi yapısında da ciddi bir bağımsız yapılanma bulunuyor. 850'den fazla kiÅŸinin ölümünden sorumlu tutulan ve AB terör örgütleri listesinde yer alan ETA'nın, 2011 Ekim ayında ilan ettiÄŸi "silahlı faaliyetlerini kalıcı olarak sona erdirme" kararı sonrası Bask bölgesi barış sürecine girdi. Geçen 3 yıllık sürede hiçbir saldırı düzenlemeyen ETA, sembolik olarak silah bıraktığını gösteren açıklamalar da yaptı.

Öte yandan, ETA'ya destek veren, sol görüÅŸlü ayrılıkçı "izquierda abertzale" adlı siyasi hareketin kurduÄŸu siyasi partiler de (Bildu, Sortu, Amaiur) Bask bölgesinde ikinci büyük siyasi parti konumuna geldi. Mevcut durumda Bask yönetimi, kendisini Ä°skoçya ve Katalonya'daki bağımsızlık giriÅŸimlerinden farklı konumda tutmak isteyerek, geliÅŸmeleri izlemeyi tercih ediyor. 2012 yılındaki Bask bölgesi yerel seçimlerini kazanan Bask Ulusal Partisi (PNV) ilk baÅŸtan beri açıkladığı gibi önceliÄŸini ekonomik krizle mücadele ve barış sürecine verirken, bağımsızlık yanlısı giriÅŸimleri 2015 yılına bıraktı. PNV, bağımsızlık yanlısı giriÅŸim olan bir planı 2015 yılında kamuoyuna açıklayacağını duyurdu. 1999-2009 yılları arasında Bask Özerk Yönetimi baÅŸkanı olan Juan Jose Ä°barretxe'nin giriÅŸimiyle hazırlanan ve basında "Ä°barretxe planı" olarak adlandırılan bağımsızlık yanlısı giriÅŸim 2004 Aralık ayında Bask parlamentosunda onaylanarak, Ä°spanyol meclisine sunulmuÅŸ ancak 1 Åžubat 2005'te Ä°spanyol meclisinde yapılan oylamada bu plan reddedilmiÅŸti. Söz konusu "Ä°barretxe planı", Bask bölgesi için yeni bir özerklik statüsü ve halkın kendi geleceÄŸine karar verme hakkını içeriyordu.

Yaklaşık 2,2 milyon nüfusa sahip Bask bölgesinde, iÅŸsizlik yüzde 16 oranında, kiÅŸi başına düÅŸen milli gelir ise 31 bin avro düzeyinde bulunuyor.

Ä°talya’da bağımsızlık isteyen bölge sayısı az deÄŸil

Ä°talya’dan Veneto bölgesi, kendi sınırları içerisinde geçen mart ayında düzenlediÄŸi referandumla bağımsızlığı en çok isteyen bölge olarak ön plana çıkıyor.

Kanallarıyla ünlü Venedik kentinin baÅŸkent olduÄŸu tarihi Veneto bölgesi, son yıllarda özellikle de ekonomik gerekçelerle Ä°talya’dan ayrılmayı talep ediyor. Venetolular, bu konuda bir internet sitesi üzerinden yaptıkları resmi baÄŸlayıcılığı olmayan bir oylamayla bağımsızlık konusundaki isteklerini net ÅŸekilde ortaya koydu.

Egemenliklerini 1797 yılında ünlü Fransız Komutanı Napolyon Bonaparteve ordularına kaptıran, daha sonra 1866 yılında o dönem siyasi birliÄŸini yeni saÄŸlayan Ä°talya’ya dahil olan Venetolular, Mart 2014’teki gayri resmi referandumda yüzde 89 oranında bağımsızlık fikrine “evet” dedi.

Veneto bölgesine komÅŸu ülkenin kuzeyindeki Alto-Adige Trentino Özerk Bölgesi de Ä°talya’dan ayrılmak isteyen bölgelerin başında geliyor.

Alto-Adige Trentino Bölgesi’nin bağımsızlık fikri, Veneto’nun aksine etnik farklılığa da dayanıyor. Zira Ä°talyanca ile birlikte resmi dil olan Almanca, halkın yüzde 70'i tarafından konuÅŸuluyor.

Ä°talya’nın Birinci Dünya Savaşı sırasında topraklarına kattığı ve Alto-Adige Trentino ismini verdiÄŸi, Avusturyalıların Güney Tirol olarak adlandırdığı bölgede ayrılıkçı liderler, Ä°talyan olmadıklarını, bağımsızlık ya da eski vatanları olan Avusturya ile birleÅŸmek istediklerini dile getiriyorlar.

Ä°talya’nın, Ä°sviçre ve Fransa ile sınırının kesiÅŸtiÄŸi yerdeki Val d’Aosta, kuzeydoÄŸusundaki Fruili-Venezia bölgelerinin yanı sıra Sardunya ve Sicilya adaları da zaman zaman etnik, sosyal ve ekonomik nedenlerle bağımsızlık taleplerinin yüksek sesle dile getirildiÄŸi bölgeler olarak dikkati çekiyor.

Ä°talyan anayasası, bölgelerin kendi baÅŸlarına yapacakları bir halk oylamasıyla geleceklerine iliÅŸkin karar almasına izin vermiyor.

Belçika'da Flaman Bölgesi, zenginliÄŸi paylaÅŸmak istemiyor

Federe yapılı Belçika'da nüfusun yaklaşık yüzde 60'ının yaÅŸadığı zengin Flamanya bölgesinde halkın çoÄŸunluÄŸu daha güçlü otonomi isterken, bağımsızlık yanlısı partilere destek yüzde 40'a yaklaşıyor.

Belçika'nın kuzeyinde, resmi dili Flamanca olan bölgede kiÅŸi basına düÅŸen gelir 34 bin avro düzeyindeyken Fransızca konuÅŸan Valon bölgesinde bu rakam 25 bin avroya iniyor. Belçika genelinde yüzde 8,4 olan iÅŸsizlik oranı Flamanya'da yüzde 5 seviyesindeyken, Valonya'da ise yüzde 11'in üzerine çıkıyor.

Ekonomik ve tarihsel nedenler yanında dil kavgaları nedeniyle bölünme tartışmaları yaÅŸayan Belçika, bütünlüÄŸünü büyük ölçüde çift dilli Brüksel bölgesine borçlu. Hem Flamanlar hem Valonların sahiplenmek istediÄŸi, AB ve NATO'ya evsahipliÄŸi yapması nedeniyle uluslararası önemi de büyük olan Brüksel paylaşılamadığından bölünme çabaları sonuçsuz kalıyor.

Birinci Dünya Savaşı'nın ardından tazminat olarak Belçika'ya kalan, baÅŸkenti Eupen olan yaklaşık 80 bin nüfuslu otonom Alman Bölgesi, ÅŸimdilik bağımsızlık istemese de yetkilerinin artırılması talebini sıkça gündeme getiriyor.

Belçika'da bölünme tartışmaları hemen her seçim sonrasında yaÅŸanan siyasi krizlerle birlikte alevleniyor.

Son olarak 25 Mayıs'ta yapılan genel seçimlerin ardından baÅŸlayan, bağımsızlık yanlısı Yeni Flaman Ä°ttifakı'nın da dahil olduÄŸu koalisyon müzakereleri halen devam ediyor. Flaman ve Valon bölgelerindeki saÄŸ partilerin de katılması beklenen yeni hükümetin ne zaman oluÅŸturulacağı belli deÄŸil.

Bart De Wever liderliÄŸindeki Yeni Flaman Ä°ttifakı, 2010 yılındaki genel seçimlerden birinci parti çıkmasına raÄŸmen koalisyon pazarlıklarına girmek istemeyince ağır bir siyasi kriz yaÅŸanmış ve ülke 541 gün hükümetsiz kalarak bu alanda dünya rekoru kırmıştı.

Belçika'da hükümetsiz kalma süresi 2007 yılında 194 gün, 1988 seçimlerinin ardından 148 gün, 1979 seçimlerinin ardından 107 gün ve 1992 seçimlerinde 102 gün olmuÅŸtu.

Grönland, bağımsızlık yolunda

Kuzey Kutbu ve Atlantik Okyanusu arasında yer alan ve büyük bölümü buzullarla kaplı, 57 bin nüfuslu dünyanın en büyük adası Grönland, 1775'ten itibaren Danimarka'nın sömürgesiyken 1953'te eyalet ve 1975'te otonom bölge haline geldi.

2008 yılında yapılan referandumda halkın yüzde 75'i, polis, adalet, sahil güvenlik dahil 30 alanda kontrolün Danimarka'dan Grönland hükümetine devrine destek vermiÅŸti. Referandumla zengin petrol ve maden kaynakları üzerinde de söz sahibi olan Grönland, sadece savunma ve dış politikada Danimarka'ya baÄŸlı kalmayı sürdürüyor.

Bağımsızlık yolunda ilerleyen Grönland, Danimarka'yla birlikte otomatikman dahil olduÄŸu AB'den 1982 yılında yapılan referandumla ayrılmıştı.

Napolyon'un doğduğu topraklardan bağımsızlık talebi

Fransa'ya baÄŸlı Korsika adası 1960'lardan bu yana bağımsızlını kazanmak için mücadele veriyor. Aynı zamanda Napolyon'nun doÄŸduÄŸu yer olarak da bilinen ve iki bölgeden oluÅŸan Korsika, 1735'de bağımsızlığına kavuÅŸmuÅŸ ancak Versailles AntlaÅŸmasıyla 1768'de Fransızların eline geçmiÅŸti.

Korsika'da bağımsızlık için savaÅŸan çeÅŸitli örgütler de mevcut. Yaklaşık 50 yıl önce, 1960'larda baÅŸlayan birçok ayrılıkçı hareketin birleÅŸmesi sonucunda doÄŸan Korsika Ulusal KurtuluÅŸ Cephesi, bugün hala adanın bağımsızlık talebinde ısrarcı. Birçok devlet dairesine ve resmi makama saldırılar düzenleyen örgüt, geçen haziran ayında silah bıraktığını açıklamış ve yasadışı hiçbir eylemde yer almayacaklarını duyurmuÅŸtu. Bağımsızlık mücadelelerinden vazgeçmediklerinin altını çizen örgüt bundan sonra mücadelelerini siyasi zeminde sürdürmek istediklerini açıklamıştı. Örgüt, açıklamasında; önceki taleplerinin hala geçerli olduÄŸuna vurgu yaparak Korsikalı siyasetçilerin Fransa ile yeni bir statü için müzakere yapmaları gerektiÄŸini de kaydetmiÅŸti.

Balkanlar'daki karmaşık siyasi yapı, bağımsızlık girişimlerinin temelini oluşturuyor

Balkan coÄŸrafyasında yer alan Bosna Hersek, Sırbistan, Kosova ve Makedonya’da bazı etnik grupların "ayrılıkçı" söylemleri nedeniyle bağımsızlık tartışmaları sık sık gündeme geliyor.

Bosna Hersek'teki iki entiteden biri olan ve nüfusun büyük çoÄŸunluÄŸunu Sırpların oluÅŸturduÄŸu Bosna Sırp Cumhuriyeti (RS), "bağımsızlık" söyleminin en çok gündeme geldiÄŸi bölge olarak ön plana çıkıyor.

BaÅŸta, Bosna Sırp Cumhuriyeti BaÅŸkanı Milorad Dodik olmak üzere, Bosna Hersek'te yaÅŸayan Sırp siyasiler "Bosna Hersek'ten ayrılma" söylemlerini sık sık tekrarlarken, Dodik, düzenleyecekleri referandum ile ülkenin kalanından ayrılmak istediklerini birçok kez dile getirdi.

Bosna Sırp Cumhuriyeti'ndeki ayrılıkçı söylemlere raÄŸmen, Bosna Hersek'te 1992-1995 yılları arasında yaÅŸanan savaşı sona erdiren Dayton Barış AntlaÅŸması baz alınarak hazırlanan Bosna Hersek Anayasası, ülkenin iki entiteden oluÅŸan bir yapıya sahip olduÄŸunu ve ülkede yapılacak herhangi bir iç düzenleme için önce Temsilciler Meclisi'nde 3'te 2'lik desteÄŸin saÄŸlanması, kararın daha sonra Milletler Meclisi'nde oy çokluÄŸu ile kabul edilmesini öngörüyor.

Öte yandan, söz konusu referandumun sadece bağımsızlık isteyen bölgede deÄŸil, tüm ülkede yapılması gerektiÄŸi de kanunlarda açıkça belirtiliyor.

Kosova, Makedonya ve Sırbistan

2008 yılında tek taraflı bağımsızlığını ilan ederek Sırbistan'dan ayrılan Kosova'da da ayrılıkçı söylemlerin arkası kesilmiyor.

Ülkenin kuzeyinde bulunan ve Arnavutlar ile Sırplar arasında yaÅŸanan sorunlarla sıkça gündeme gelen Mitrovitsa, "sorunlu bölgeler"in başında geliyor. Nüfusun büyük çoÄŸunluÄŸunu Sırplar'ın oluÅŸturduÄŸu Kuzey Mitrovitsa'daki yetkililer, her fırsatta Sırbistan'a baÄŸlanmak istediklerini dillendiriyor.

Ayrılıkçı söylemlerden fazlasıyla muzdarip olan bir diÄŸer batı Balkan ülkesi Sırbistan. Ülkenin kuzeyinde Macar nüfusun yoÄŸun olarak yaÅŸadığı Voyvodina Özerk Bölgesi, ülkenin güneyinde BoÅŸnak nüfusun yoÄŸun olarak yaÅŸadığı Sancak bölgesi ve yine ülkenin güneyinde yer alan ve Arnavut nüfusun yoÄŸun olarak yaÅŸadığı PreÅŸeva bölgelerinde de sık sık ayrılıkçı söylemler dile getiriliyor.

Voyvodina bölgesi yetkilileri, otonom yapının daha da geniÅŸletilmesini isterken, Sancak'taki BoÅŸnak liderler, tam bir "otonom" yapı talep ediyor. Arnavut nüfusun yoÄŸun olarak yaÅŸadığı PreÅŸeva bölgesindeki siyasi liderler de Kosova'ya baÄŸlanmak istediklerini sıkça ifade ediyor.

Makedonya'daki Arnavut sorunu

Nüfusunun yaklaşık 4'te 1'ini Arnavutların oluÅŸturduÄŸu Makedonya, sık sık Arnavut nüfusun ayrılıkçı söylemeleri ile gündeme geliyor. Son olarak, ülkedeki bazı Arnavut siyasetçiler "Ä°lirida Cumhuriyeti" adı altında bir Arnavut devleti ilan edeceklerini, hatta böyle bir yeni devlet için gerekli tüm kamu kurumlarının da hazır olduÄŸunu öne sürüyor.

Transdinyester, fiili olarak bağımsızlık ilan etti

Uluslararası hukuka göre Moldova devletinin bir parçası olan Transdinyester, fiili olarak tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiÅŸ bir cumhuriyet. Meclisi, ordusu, polisi ve posta sistemi olan Transdinyester, BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM) üyesi hiçbir devlet tarafından tanınmıyor.

Romen halkının çoÄŸunlukta olduÄŸu Moldova'nın 1989'da "Romence'yi devlet dili" kabul etmesi ve Kril alfabesinden vazgeçerek Latin alfabesine geçmesi, çoÄŸunluÄŸu Ruslardan oluÅŸan Transdinyester halkı tarafından tepki ile karşılandı. Transdinyester halkı, Aralık 1990'da referendum yaparak bağımsız devlet olduklarını ilan etti. Moldova ile Transdinyester arasında baÅŸlayan silahlı çatışmaların sonucunda, 22 Temmuz 1992'de ateÅŸkes imzalandı. Bu tarihten sonra sorunun çözümü için diplomatik giriÅŸimler baÅŸlatıldı.

Moldova ile Transdinyester arasında ilk olarak 1993'de baÅŸlayan çözüm görüÅŸmeleri, AGÄ°T (Avrupa Güvenlik ve Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı), ABD, Ukrayna ve AB'nin de katılımıyla geniÅŸleyerek bugüne kadar sürdü. Çözüm süreci kapsamında Moldova, 1994 yılında kabul ettiÄŸi yeni anayasa ile Transdinyester'e özerklik tanısa da Transdinyester bağımsızlıkta ısrar ediyor.

Sorunun çözümü için AGÄ°T bünyesinde 5+2 formatında yürütülen müzakareler, Ukrayna'daki geliÅŸmelerin de etkisiyle zaman zaman kesintiye uÄŸrasa da devam ediyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.